
Mevzu Filistin mi yoksa kahraman mı olmak?
Bi Kendimizi yoklama zamanı,
paylaşımlarımızı
fiillerimizi
hissiyatlarımızı
yoklama zamanı.
Bu sözüm ilk Filistin’in haberini duyar duymaz yüreği yananlara, bunu duyurandan bahsetmiyorum. Kimin yüreği daha çok yanıyor adlı çalışmalardan da bahsetmiyorum.
Hem neden bunu herkese duyuralım ki, vicdanı olan herkes zaten üzülecektir. Neden bir tek bizler üzülüyomuşuz gibi davranıyoruz? Neden üzüntüyü methediyoruz?
Peki ya fiillerimiz nedir, ne yaptık bunu duyunca. Doğru olan neydi? Biz ne yaptık? Yaptığımız paylaşımların ne kadarını nefsimize saydık, yoksa biz toplumu uyandıracak olan uyanık olan mıydık?
Açıkçası bazı kişilerin paylaşım yapayım derken, halimizin vahametini tekrar tekrar gösterdiklerini ama bunun yanında pek ümitli olmadıklarını ve bunu insanlara da gösterme çabaları olduğunu gördüm. Anlıyorum ki o duygu yoğunluğu içerisinde düşünülmeden atılan şeyler ama bu insanların birliğine zarar veriyordu. Ümitsizliğe düşecek bir durum mu vardı, ben öyle bir durum görmedim çünkü inandığım kitabım bana zaferi vaad etmişti. Çok şeye da mal olsa bu hak olandı. Belki burda düşüneceğim tek şey o zafere ben vesile olabilecek miydim? Buna layık mıydım? Şimdiye dek layık olamadım belki ama bundan sonra layık olabilirim.
Peki layık olmak için ne yapmalıyım?
Sorumluluklarımı yerine getirmeliyim. Kime karşı? Allah’a karşı tabiki! Yoksa ondan önce mümin kardeşimize karşı mı sorumluluğumuzu mu düşünmüştük?! Allah bize kaldıramayacağımız yükü yüklemez, onlara da yüklemedi ve Allah bizi gücümüzün yetmediğiyle sorumlu tutmaz. Peki neden ısrarla gücümüzün yetmediğini yapamadığımız için üzülüyoruz, gücümüzün yetmediğine bizler için hay'r olduğunu nereden biliyoruz? Bizler eğer mümin kardeşimize olan sorumluluğumuzu onlar üzerinden düşünüyorsak bulamayız ve bulduğumuz şey bize çok ağır gelir. Ama Allah’ın bizden istediğini yaparsak ne ümitsizliğe düşeceğiz ne de görevimizi tamamlamamış olacağız.
Hissiyatlarımız ile hareket ettiğimizde cihada gidelim diyenlerinizi duyuyor gibiyim. Cihad sadece düşman ile savaşmak mıydı? Hayır degildi. Bir abi cihad için “İslam ile insanın arasındaki engeli kaldırmaktır” demişti. Yani her insanın cihadı farklıdır. Kimi bunu dinî sohbetler ile yapar, kimi yaptığı yazılımla bunu yapar, kimi bunu ürettigi uçağıyla ve kimisi ise yaptığı her ne iş varsa onu Peygamberimizi (sav.) örnek alarak yapar, yani en iyi sekilde. Yine başka bir söz de şudur ki "Bir çiçekle bahar gelmez ama her bahar bir çiçekle başlar.” Hepimiz cihaddayız ve bulunduğumuz yer yani görevimiz ise bizim mevzimiz. Her birimiz bulunduğumuz yerin hakkını verirsek bir gün bize vadedilen bahar gelecektir ve inşallah bizler de buna vesile olmuş oluruz.
Eminim ki şu an bu yazıyı okuyan kişi İslam devletlerinin birlik olamadığından dolayı Kudüs’ün bu halde olduğunun farkındadır. İslam devletlerinin başkanlarını düşünmeden önce bu ülkelerin halkları birlik içinde mi, ülkelerin özelde bizim ülkemizin müslümanları birlik içinde mi? Değil. İnsanlar gittikleri cemaatlerdeki güzel şeyleri birbirine mi aktarmaya çalışıyor yoksa "kimin cemaati doğrudur"u mu ispatlamaya çalışıyor? İtikad bakımından doğru olan bütün hocalara hürmet mi var yoksa herkes için tek bir hoca mı doğru? Peki ya ikisinden uzak olup kendine cemaat olanlara ne demeli?
Bu soruların her birinin cevabının farkındayız aslında, Filistin için etkinlik düzenlenirken bile herkes kendi cemaatini ön plana çıkarmaya çalışıyor. Nedenini anlamamakla beraber hâlâ birlik beraberliği istemeyenlerimiz var diye düşünüyorum. Bir yandan insanlar toplanmaya bir şeyler için gayret etmeye çalışırken, bir yandan onları eleştiren bir kesim var. Bu şekilde olmaz, mitingle, protesto ile olmaz diyorlar ama nasıl olacağı ise muamma.
İmkan olduğunda düşmanla savaşılmalı ama imkanın ne olduğunu biliyor muyuz? Onu bilmiyorum ama Fatih’in İstanbul’u fetih için 23 yaşına kadar bunun için hayalleri olduğunu ve planlar yaptığını biliyorum. Kudüs'ün, Selahaddin Eyyübi’nin bir gecede planlayıp da gidip fethettiği bir yer olmadığını biliyorum. Veya hangi padişah önünü ardını düşünmeden bir fetih yapmıştır? O zaman şimdiye dek bu hayal ile büyütülmemiş bizler için artık bunun hayali ile olgunlaşmamız gerekiyor. Sadece bir yönden değil her yönden hem biz hem ülkemiz ve tüm ümmet gelişmeli. Çünkü daha başlangıçtayız. Şimdi oranın fethinin birlik olmadan, güçlenmeden ve onun hayali ile büyümeden zor olacağını bildiğimiz halde bizim cihad söylemlerimiz bir sorumluluk mu yoksa kahraman olma isteği mi?